Bir kadının kozmetik malzemeleri asla yeterli değildir. İster ruj, ister fondöten, ister far, ister şampuan, ister deodorant, ister o, ister bu, ister şu. Kimi makyaj düşkünüdür kimi de benim gibi güzel koku hastasıdır. Her ne ise aranılan, ikisinin de karşılandığı iki güzel cennet mekan var Edinburgh'ta.
Boots'la ilk tanışmam daha ilk hafta sonu gözlerimin rahatsızlanması sonrasında Cathy'nin bana gitmemi tavsiye etmesiyle olmuştu. Çok şükür biraz uzun da olsa geçmesi, kaynamış soğutulmuş su ve tuzla gözlerimi silince 15 gün gibi bir sürede geçmişti.
Bu girizgahtan sonra, anlaşılabileceği gibi (belki de anlaşılmaz) büyük Boots'ların en önemli özelliği, eczacısının olması ve ilaç alabilmeniz. Tabi ilaç almak için ölmek üzere falan olmanız gerekiyor, vitamin, mineral, çok bilindik parasetamol içeren ilaçlar, merhem (bazıları) haricinde iki adım sonrası krematoryum ise ilaç veriyorlar. Ve reçetesiz asla! Ancak ve ancak benim gibi öğrenci iseniz, haliniz de perişansa ve bu yüzünüzden belli ise size ilaç veriyorlar.
Onun dışında tabi ki milyonlarca parça kozmetik! Segment olarak Sephora'nın bir iki tık altı diyebilirim, kendi ürünlerinin yanı sıra çok geniş yelpazede ürünlere yer veriyor. Halloween, Christmas gibi tematik günlere özgü ürünlerin yanı sıra bebek ve çocuk ürünleri, kişisel elektrikli kozmetik aletleri (traş makineleri, epilasyon aletleri, saç şekillendiricileri vs.), küçük mutfak aletleri, seyahat setleri, fotoğraf albümleri gibi çok çeşitli ürünleri de var.
Superdrug ise aslen benim en sevdiğim yerdi, neden? Çünkü ucuz! Türkiye'deki Watson'un İngiltere'deki hali Superdrug, çünkü kendi ürünlerinde Watsons'da bulunan işaretten var. Kendi ürünlerini satınca tabi ki daha ucuz oluyor ve bir de kendi kartları var ki, 3-5 pound avantaj sağlayabiliyorsunuz. Ama eczane, optik gibi Boots'un sunduğu hizmetleri sunmuyor. Onun dışında geri kalan her şey aynı.
Elbette her ikisinden de online alışveriş yapılabiliyor, ama benim gönlüm superdrug'tan yana.


0 yorum:
Yorum Gönder