Nicedir benim aklımda olan bir etkinlikti bu, Türkiye'de yanıma yandaş bulamadığım için hep ertelemek içimde kalmıştı. Allahtan Erika'da benim gibi escape oyunlarının fanatiğiymiş ki aramızda bayıldığımız şeylerden konuşurken eh hadi o zaman neden yapmıyoruz dedik ve hemen harekete geçtik. Altımız dersten sonra Fountainbridge'ye gittik. O bilindik eski ve taş Edinburgh binalarından farklı, nehir kıyısında yepyeni bir binaydaydı.
Oyun en az iki en çok altı kişiyle oynanıyor ve zorluk derecesi kolum kadar diyebilirim. (ben uzun bir insan evladıyım, düşünün) 2 kişi 25, 3 kişi 23, 4 kişi 22, 5 ve 6 kişi 20 pound. Telefon kesinlikle yasak. Size, oda ile ilgili ipuçlarına ulaşmanızı sağlayan bir tablet veriyorlar ve eğer fazladan ipucu isterseniz her 10 dakikada bir ipucu alabiliyorsunuz. Kurtulmak için tam 1 saatiniz var.
2 İtalyan, 2 Fransız, 1 Japon, 1 Türk olan grubumuzu iki hapishane hücresine koydular ve böylece oyun başladı. Biz iki hücreye 1'er İtalyan ve Fransızı bölerek başladık ki ihtiyaç halinde ana dilini konuşanları farklı biçimde kullanabilelim. Çünkü her iki odada farklı materyaller var ve birbirimizi görmeden bunları birbirimize anlatmalı ve çıkış için yardım etmeliydik. Akıllıca bir bölüşüm olmuş ki çoğu yerde tıkandığımızdan birbirlerini görmeden ana dilleriyle anlaştı Agahta ve Deborah, Gianpiero ve Alice. Odadan odaya geçerek birbirinden farklı zorlukta karmaşık bulmacaları çözerek yeri geldiğinde tabletteki ipuçlarından, çok nadir de her odada yer alan çağırma botunu ile oyun kurucularından ufak tiyolar alarak daha ilk olan bu kaçış oyunumuzu ardımızdan gelen grup olmadığı için bize tanıdıkları 10 dakika opsiyon ile 70 dakikada bitirdik.
Tüm kalbimle eğer seviyorsanız gitmeniz gereken bir yer olduğunu söylemeliyim. İngilizceyi geliştirmek için de birebir bir etkinlik.


0 yorum:
Yorum Gönder