"Siz ve arkadaşlarınız Avrupa'nın ücra bir köyünde tatildesiniz. Bir gece bir bardasınız ve bazı sakinlerin gece geç saatlerde ormandan titreyen ışıklar ve tuhaf ilahiler duyduklarını tartıştıklarını duyuyorsunuz. Eğlenceli olabileceğini düşünerek arkadaşlarınızla gidip bakmaya karar veriyorsunuz. Ormanda kısa bir yürüyüşün ardından, soğuk havada tek başına duran harap, eski bir kulübe görüyorsunuz. İçeri girdiğinizde kulübenin boş olduğunu görüyorsunuz. Kapı aniden arkanızdan çarparak kapanıyor ve kilitleniyor, sizi içeride hapsediyor. Siyah başlıklı gizemli figürler ağaçların arasından çıkmaya başlıyor. Hepsi, bir iblisi dünyaya geri getirmeye adanmış garip bir tarikatın üyeleri. Bunun gerçekleşmesi için kurban vermeniz gerekiyor. Ritüel bir saat sürecek ve çıkış yolunu bulmak için fazla zamanınız yok..."
İşte biz 6 deli dün karların yolu kapatması yüzünden yapamadığımız etkinliğimizi bugün yaptık ve yine inanılmaz keyif aldık. Bu sefer seçtiğimiz cadılı, iskeletli, kopan vücut parçalarının tepemize yağdığı bir tık gerilimli, bolca karanlık odalarda kaldığımız bir oyun oldu. Bir önceki oyundan mantığı kaptığımız için bonus süre almak için yalvarmadan, sadece bir kere ipucunu kullandık (şiir çözmemiz gerekiyordu ve ağır bir ingilizceydi) ve yine çok eğlendiğimizi anlatmama gerek yok umarım. Güya Gianpiero çok sevdi diye gittik ama aslında biz de çok sevdik.
Geçen gittiğimizde biraz geç kalma gibi durumumuz olunca Fountainbridge'deki nehir fotoğrafını çekememiştim, şimdi onu da şuracığa iliştireyim:
![]() |
| Her yerde su var lan, çok güzel... |
Ritüeli çözüp fotoğraflarımızı çekinip Huxley'e doğru yola çıktık. Deborah ve Agatha bizden ayrılıp eve geçtiler. Ben, Alice, Erika; Gianpieronun yemeği için hep birlikte Princes Street'teki Huxley'e gittik.
![]() |
| Huxley'in önündeki güzellik |
![]() |
| Huxley'in içindeki güzellik |


.jpeg)
.jpeg)
.jpeg)
.jpeg)

0 yorum:
Yorum Gönder