Bir şapel düşünün ki, bağlantısı ispatlanamasa da Tapınak Şövalyeler, Kutsal Kase, Masonluk terimleriyle birlikte, kesin bilgi ile de cinayetle birlikte anılsın. İşte bu günkü ziyaretimiz entrika, kıskançlık, gizem ile harmanlanan Rosslyn Chapel'e.
Ama önce gökkuşağı ile bize günaydın diyen Edinburgh'a biz de yükses sesle bir günaydın diyelim: GÜNAYDIN EDINBURGH!
Rosslyn Chapel, Edinburgh'tan birazcık uzakta, yaklaşık 11 km. kadar. Ben otobüs ile gittiğimden Edinburgh'un kırsal kesimini otobüs eşliğinde izleyerek vardım Şapele. Gitmeden önce sitesinden online bilet aldım (11,5 pound), küçücük şapeli 90 dakikalık ziyaret bölümlerine ayırdıklarını gördüğümde açıkçası şaşırmıştım, tini mini yere 1,5 saat biraz fazla değil mi kardeş diye.
Değilmiş! Binanın dışındaki ayrıntılara bakmak bile neredeyse 30 dakikamı rahat aldı benim. İncelikle oyulmuş taş işçiliği tuhaf sembollerle bezeli, her hikâyenin ardında kadim tarikatlar var, hatta bunu insan yapmış olamaz, kesin uzaylılar var bile diyebilirsiniz.
Dışı böyleyse içi nasıl olacak kim bilir diye girdim. Aslında, itiraf edeyim, Rosslyn Şapeli hakkında tek bildiğim Dan Brown'un kitabı olan "The Da Vinci Code"da adı geçen ve filminde de yer alan bir şapel oluşuydu. Ancaaaak, şapele girerken alacağınız bilgilendirme kitapçığı ile başınızı asla yere eğmeden, tavandaki her bir ayrıntıyı incelemeniz gerekiyor. Çünkü şapel o kadar çok esrarengiz ayrıntı ile dolu ki.
Şimdi, önce size Chladni desenleri hakkında kısa bir bilgi vermem gerekiyor. Bir plaka üzerine kum koyup belli bir frekansta onu titreştirdiğiniz takdirde titreşime bağlı olarak bir şekil oluşturacaktır. Kiliselerde müzik çalmanın yasak olduğu devirde, mimarları şapelin her tarafını bu Chladni desenleriyle kaplayarak sessizce baş kaldırmış ve bu desenlere göre müziğin kodu çözülmüştür:
Bunu öğrenince oturma ihtiyacı hissetmiştim, zira şifre muazzam ötesiydi. Çünkü yapıldığı esnada bu bilinmiyordu.
Cinayet sebebi sütun
Ve bir de cinayet hikayesi var: Rosslyn Şapeli'ni inşa ederken, usta duvarcı ilham almak için Roma'ya gitmiş ve çırağından, dönüşüne kadar talimatlarını yerine getirmesini istemiş. Ancak çırak hırslı bir genç olduğundan, tasarımları değiştirmeye başlamış ve şu gördüğünüz sütunu kendisi yapmış. Bunun usta duvarcıyı etkileyeceğini sanıyorsanız, çok yanılıyorsunuz.
Usta duvarcı, bu sütunun kendi eseri olamayacak kadar güzel olduğunu görünce kıskançlıktan kudurmuş. Çırağı öfkeyle öldürmüş. Bunun gerçek mi yoksa kurgu mu olduğunu kimse bilmiyor. Ancak hikayeyi destekleyen bazı kanıtlar var. İlk olarak, alnında gizemli bir kesik olan genç bir adamın oyması var; bu, muhtemelen ölen çırağı simgeliyor. İkincisi, tarih kitapları bize şapelin inşasının bir noktada şiddet içeren bir eylem nedeniyle ertelendiğini söylüyor. Bu yetenekli çırağın hayatına devam etseydi neler yaratabileceğini kim bilebilir? Ayrıca DNA sarmalına benzeyen figürü çıkar nerden biliyordu? Tamam, bu biraz zorlama oldu.
Bu kadar spekülasyonun yanı sıra bir de tapınak şövalyeleri bağlantısı olduğu iddia ediliyor. Şapelin içersinde gizli bir odanın var olduğu, Tapınak Şövalyelerinin sembollerinin olduğu iddia ediliyor ancak günümüzde her şeyin için gören aletlerin bu gizli odayı bulamaması da hıh yani 😊
İşte Da Vinci Code'un çekildiği oda.
Küçücük şapel, başta çok fazla dediğim 90 dakikayı sünger gibi emdi. Tavana bakmaktan boynunuzun tutulacağı ama ağzınızın da eş zamanlı olarak hayretten kapanmayacağı bir şapel burası.
Şapelin yanında inen yol boyunca gittiğinizde Rosslyn Castle'ın yıkıntılarına ulaşırsınız. Şapelde şaşırmalara doyamayan ben, kaleyi görünce de şaşırmıştım:
Sayfayı ilk açtığında karşına bu gelecek ya. Afilli birşeyler yazayım dedim, beceremedim. Felsefik olsun dedim, beceremedim. Komik olsun dedim, hiç beceremedim. Ne malmışım dedim. Onu yazayım bari dedim. Sıkıcı bir kızın sıkıcı hayatı. Ahan da buyrun.
0 yorum:
Yorum Gönder