Kurs bittikten sonra kendimi vererek gezmediğim, tekrar gezmem gerektiğine inandığım Canongate'de bulunan Museum of Edinburgh'u tekrar ziyaret ettim. Önceki ziyaretimde kapalı olan Canongate Kirk'ü de görebildim bu sayede. Ardından müzenin arka sokaklarına daldım.
Tolbooth Tavern'in tekrar fotoğrafını çektim. Bazı binaların fotoğrafını ne kadar çeksem de doyamıyorum.
Park, bahçe, çay, çorba, ne varsa çektim kısaca.
Ardından eve döndüm. Evin tam karşısında Premier isimli bir market var, iyi ki var. Bulabileceğiniz en ucuz mikrodalga yemeklerini, hazır tatlıları, bilimum içecekleri bulabilirsiniz. Daha önce haberim olsaydı ne Aldi, ne Morrisons'a uğrayıp sandviç malzemeleri alırdım. Zaten kursta mikrodalga vardı, sıcakcık çıkan yemeğimi yerdim. Neyse artık, bundan sonra yapacağız. İşte ben de yılbaşı yemeğimi buradan aldım, ısıttım ve tek başıma yedim. Susanne partideydi çünkü. Anamın babamın yanında olsam 40 çeşitle birlikte kutlardık...
Yemekten sonra Deborah ile birlikte Polar Ice Bar'a gitmek için George Street'te buluşacaktık. Onu beklerken bahsettiğim buz pateni sahasını görmek için kurulan çadırın içine girdim.
Aynen şu yazımda da demiştim, küçücük. Benim az gelişmiş şehrimde belediyemin yaptığı buz pateni sarayı, adını cidden hak eden büyüklükte.
İşte Polar Ice Bar. +18 barımız tamamen buzlardan yapılma ve içerisi -8 derece. Isınma için napıyoruz? İçiyoreeee!!! İlk içecek de ücretsiz, size girişte bir marka veriyorlar, ardından içmek isterseniz cüzdan sizin efem. Bardakların bile buzdan oyulduğu bu soğuk ve güzel barda 30 dakika kalabiliyorsunuz. Zaten isteseniz de kalamazsınız. Soğuk 👻
Totişiniz değmesin diye buzdan oyulmuş sandalyelerin üzerine kilim benzeri bir örtü var, onun dışında her türlü buz ile temastayız merkez.
30 dakika yetiyormuş, göt kaslarım bile soğuktan titreyince dışarıya ısınmak için çıktık. Bana kalsa şu anda eve dönerim ama Deborah asla gitmek istemiyor. Ben de ona uydum ama Hogmanay iptal edilince tüm Edinburgh ve turistler pubları doldurduğundan New Town'dan Old Town'a varana kadar her pubun içerisi ağzına kadar doluydu.
Hatta kimi içeri dahi almıyordu. Yürüyerek kaleye vardık ve enterasandır, Bank Street'te Wash Bar'ın oturacak yer bulacak kadar boş olduğunu gördük. Açıkçası bir tedirgin oldum ama dışarıda kalmaktansa hadi girelim dedik. Zaten Erika aşağı yukarı yarım saate kadar işten çıkacaktı ve işyeri de yakın olduğu için hemen gelebilirdi. Birer içki içtikten sonra Erika geldi, saat 23:30 civarı oradan ayrıldık. Karnım acıkmıştı, kızlara sordum, onlar da aynı benim gibiydi. Ne yapsak diye geri New Town'a doğru yürüyerek vardık. Bu sefer de gözümüze Dishoom takıldı, neyse ki yer varmış.
Biraz yemek yiyip hep birlikte sessiz sakin yeni yıla girdik.
Şu notu düşeyim, öyle bir rüzgarsız hava vardı ki ben yürüyerek daha fazla rüzgar yaratıyordum. Boşu boşuna iptal ettiler koskoca Hogmanay'i...


.jpeg)

.jpeg)
.jpeg)
.jpeg)
.jpeg)


0 yorum:
Yorum Gönder