25 Aralık hristiyan memlekette tek başınıza kalıyorsanız, araba yoksa ve sadece otobüsle gidiş gelişinizi yapıyorsanız biraz tehlikeli bir tarih oluyormuş. Vızır vızır işleyen otobüs ve tramvay hatları aniden saatte bire düşürüldüğü gibi hatların hepsi de aynı anda çalıştılırmıyormuş mesela. Deneyimleyerek öğrendim.
Erika ile yeni geçtiğim adres olan Granton arası Allahtan iptal edilmemişti ve ben 19 numaralı hat ile Erika’nın evine rahatça varabildim, sadece saat başı hareket ettiği için biraz erken vardım diye düşünüyordum kiiiii, Deborah’ın İsviçreli olduğunu unuttum. Saatten daha dakik bir halk bu, benden daha önce gelmiş maaşallah.
Gelir gelmez kendimi mutfağa attım, 3 çeşit yemek çıkaracaktım çünkü. Hemen en basiti olduğundan haydariyi yapıp ardından kuru cacığa geçtim. İkisi zaten 10 dakikada tamamdı, 10 dakika olmasının sebebi mutfağa yabancı oluşumdu. Ardından hemen pide yerine aldığım liraları kesip yağda kavururken vardabitin yoğurtlu, sarımsaklı, sirkeli sosunu yaptım. Ardından liralar kızarınca sosuna eklediğim fasülyelerle birleştirdim.
Tabi her şey anlattığım gibi yolunda gitmedi, İsviçre’nin patatesli domuz pastırmalı yemeğini yaparken Deborah tavanın dibini tutturdu. Çıkan dumanı evden dışarı atana kadar yangın alarmı çalmaya başladı ve duman evden çıkmış olsa da çalmaya devam etti. Artık mecbur sandalyenin üzerine çıkarak alarmı kapattım, meğerse bu yöntemi bilmiyorlarmış 🥹 Ah benim saf ve temiz Japon’um, İsviçrelim…
İşte bunlar da menümüz. Kartoffel ve domuz pastırması, benim vardabitler ve yoğurtlu mezeler, Erika’nın misolu tavuğu, m&s kurabiyesi. Erika’ya Noel hediyesi olarak o çok sevdiği Paddingtonun kitabını, Deborah’ya da tütsü almıştım, onları da verdim. Debby bana fudge ve iskoçların ünlü danasının olduğu minik bir cüzdan almış. Erika ise hediyeleri görünce Japonların attığı o naralardan attı sadece: Aaaaaaa 🫠
Herşey çok güzeldi ancak saat 20 gibi evden çıkmazsam bir sonraki otobüs saat 21’de olacaktı ve ben miso yüzünden hafif gazlandığım için hemen eve gitmek istedim. Zaten Deborah da fazla kalmak istemedi çünkü Errika ertesi gün erkenden kalkıp işe gidecekti. O nedenle acele etmeden gidelim diye çıktık, saniye şaşmayan otobüsüme binip buuzzzzz gibi evime, sıcak su torbası sayesinde sıcacık olacak yatağıma kavuştum.



0 yorum:
Yorum Gönder