Bu günümü anlatmaya başlamadan önce hadi sizi otobüste çektiğim iki video ile kısa bir Edinburgh gezisi ile başbaşa bırakayım. Görüntüler University Of Edinburgh Law School'un bulunduğu Nicholson Street'ten.
Erika kurstan ayrılıp iş aramaya adadı kendisini. Kurstan ayrıldığı için aile yanı kalışı sona erdi ve kendisine kiralk bir oda bulup oraya taşındı. Evde de genelde yalnız kaldığından ingilizce konuşamadığını ve benimle buluşmayı teklif etti. Yardımsever bir kişiyim, Erikayı seviyorum, neden olmasın?
Kursun önünde buluşup George Street üzerinde yer alan cafe'ye doğru yürürken The Dome önünde bu çocuk korosuna rastladık.
Çok güzeller değil mi? 😍
Aynı caddenin lerisinde yer alan Low Down aynen adı gibi, aşağı inerek ulaştığınız bir cafe. Ben ne demiştim, hatırlayın. Yer hizzasından daha aşağıdaki cafeleri tercih edin, asla pişman olmazsınız. Ve yine tekrarladığım gibi, cafeler çok küçük. Çok şükür ki içeride yer bulabildik. O kadar minnoş bir yer ki, her müşterinin güzelce faydalanması için max oturma süresini 1 saat 15 dakika olarak sınırlamışlar. Bence yeterli bir süre çünkü ortamın küçüklüğü, insanın (benim) bir an önce dışarı çıkma isteğini tetikliyor.
Bana acaba doğru mu yapıyorum diye sordu. İskoçyaya gelebilmek için işinden istifa etmiş, birikimini burada kalmak ve çalışmak amacıyla harcamaya başlamıştı. Yerel bir bankada çalıştığından yükselme imkanının olmadığını söylediğinde,
"ülkene döndüğünde hiç bir değişiklik olmasa bile 2 yıl çok güzel bir ülkede kalmış, bolca tecrübe edinmiş, insanlara nasıl yaklaşacağını öğrenmiş olacaksın. Ayrıca, tahmin ettiğin şeylerden daha güzelleri emek verirsen seni zaten bulur." dedim.
Erika ile vedalaştıktan sonra kursa geri dönüp hoca ile gubumuza katılıp Royal Mile yakınındaki Central Library'ye doğru yürüdük. Bina, 1890 yılında hizmete açılmış ve şehrin ilk halk kütüphanesiymiş. Çocuklar, gençler ve büyükler için bolca aktivitelerin sunulduğu oldukça hareketli bir kütüphane.


.jpeg)

0 yorum:
Yorum Gönder