İkinci el kitapçıların büyük kitapçılardan ortam ve koku olarak büyük farkları var. Zaten fiyat farkına 6 Aralık tarihli yazımda değinmiştim. Ortam nasıl farklı, şöyle diyebilirim. Geniş bir alan yok. Kitap rafları ile aranızda çok az bir mesafe oluyor, bazen yerde, bazen tavana kadar alanda, her boş bulduğunuz yerde kitap görüyorsunuz. Buna bağlı olarak da inanılmaz güzel bir kitap kokusu var. Ha, ben seviyorum o ayrı. Babanızdan kalan kitaplar var ise, onu açıp kokladığınızda eski kitap kokusu diye bir şey var ya hani. İşte 2. El kitapçılarda o kokuyu kitabı açmadan duyabilirsiniz.
Bakın, fotoğrafın kokusu yok mu sizce de?
En güzel tarafı da birbirlerine yakın olması. Bir iki sokak aralıklarla dağılmış bu kitapçıları fazla yürümeden gezmek mümkün.
Kitapçılarda ruhumu doyurduktan sonra biraz da gözlerimi doyurmak için Water of Leith boyunca yürümeye karar verdim. Aslında bu nehirden bir kaç kere bahsettim size. Ama genel bir bilgi vermedim. İlte şimdi tam sırası sanırım.
Water of Leith, İskoçya'nın Edinburgh şehrinin merkezinden geçen, Pentlands Tepeleri'nden başlayıp (Edinburgh’un güneybatısında bir dağ sırası) Leith limanına ve ardından Forth Körfezi yoluyla denize dökülen yaklaşık 35 km uzunluğundaki nehirdir. Etrafındaki yürüyüş yolları, Stockbridge ve Dean Village’in içinden geçişi, kırsal bölgede vahşi yaşamın su ve sığınak kaynağı oluşu, coğrafi ve doğal varlıklar açısından önemli bir kaynak yapıyor kendisini.
Stockbridge derken arkadaşlar, ben size bu ülkede ömür 50 yıl uzar derken kaynak götüm değil, bilmenizi isterim:
Stockbridge semtinde Water of Leith kıyısındaki evlerin sonbahardaki hali. Ben kışın videosunu çektim, baharda böyle. Cennet, cennet!



0 yorum:
Yorum Gönder