Sabah 04:30 gibi yollara düştük. Annem uçağa binene kadar "ben nasıl sana izin verdim?" diye hayıflandı tabi bu süreçte. Ama eğitim söz konusu olunca uzaya bile gönderir annem, ekmek almaya gitmeyen kızını.
Giderken... |
Kahvaltımsı |
Saat 08:00 civarında İstanbul Havaalanına indim. Edinburgh uçuşum, 13:25'teydi. Bu havaalanına ilk defa geldiğim için, büyük de olduğunu, iç hatlardan dış hatlara geçişin zaman aldığını bildiğim için bana zaman kalmasını istemiştim. Çok su içen birisi olduğumdan ücretsiz su sebili bulmanın mutluluğunu yaşadım. Çünkü uçakta inanılmaz susuyorum. Az su olan yerlerde de suya ihtiyacım 3 kat fazla oluyor. Haliyle sebil-tuvalet arasında gidip geldim bu süre boyunca. Yemeğimi yedim, duty-free'de takıldım, uzanmanı sağlayan çok güzel alanlar vardı, ayaklarımı uzatıp etrafı seyrettim.
Yaklaşık 3 saat süren yolculuğumun ardından hayallerimin şehri Edinburgh'a indim. Pasaport kontrolünde nereden geldiğimi, ne kadar kalacağımı, eğitim ile ilgili belgelerimi sordular. Çok fazla zaman harcamadım o bölümde. Bavulumu aldığımda, muhteşem THY personelinin bavulumla savaş yaptığını düşündürecek şekilde yırtıldığını gördüm. Alandan çıkmadan hemen şikayet edeyim dedim ama baktım çok zaman alacak, gerisin geri çıkışa yöneldim. Kalacağım ailenin bulunduğu adrese gitmek için şehri henüz bilmediğimden Onedu benim için bir taksi ayarlamıştı. Çıkışa yakın bir yerde Costa Caffee varmış, onun önünden şoför beni alacaktı. Birbirimizi bulduk ve eve doğru yola çıktık.
![]() |
Bak bu doyurucuydu. Pilav fazla kıtırdı ama açken ben ben değilim... |
![]() |
Edinburgh'tan ilk fotoğraf |
4 ay boyunca kalacağım aile bu işi yaklaşık 30 yıldır yapıyorlarmış. David yarı İskoç, yarı İngiliz; Cathy ise Glasgow'lu. Eve geldiğimde Cathy beni karşıladı ve ağzını açtığında "Ya ben hiç İngilizce bilmiyormuşum ki" dedirtecek kadar ağır aksanlı ve hızlı konuşması başladı. İlk konuşma kurallar üzerineydi. Sabah kahvaltısı 07:00-07:30 arasında, akşam yemeği 18:00'de. Eğer geç kalırsam hakkımı kaybedermişim, yemezsem de aynı şekilde. Her gün akşama ne pişireceğini söylermiş, eğer istemezsem başka bir yemek yapabilirmiş. Hafta sonu kahvaltısı da 08:00-09:00 arasındaymış. Perşembe günleri çamaşır günü, cuma da çarşaf değişimi günü. Banyo saati 22:00'ye kadar. Evin anahtarını verdiler ve eğer kaybedersem 15 pound cezası var. Evde Molly adında bir kedi var ve fırsatını bulduğu anda yukarı kata kaçtığı için kapılar hep kapatılmak zorunda, camlar ise çok az açılmalıymış.
![]() |
Molly |
![]() |
Tek kişilik odam |
Benimle birlikte kalan iki Suudi delikanlı vardı. Sultan ve Hüseyin. Ben geldikten kısa bir süre sonra Sultan da geldi ve çat pat İngilizcesiyle tanıştık. Bavulumu yukarı çıkarmama yardım etti, ben de yavaş yavaş yerleşmeye başladım. Evin hemen yanında Aldi var ve önümüzdeki günlerde baya işime yarayacak kendisi.
Akşam da David ile tanıştık. Bana okula giderken kullanacağım otobüs hatlarını söyledi. 3, 8, 29. 8 numaralı hattın biraz uzakta bıraktığını söyledi. Kaybolmadan bulurum inşallah dedim.
Annemi aradım, her şeyi sırayla anlattım. Yarın pazar, bakalım neler olacak...
0 yorum:
Yorum Gönder